Terzilik Tarihi İnsanlık Tarihi Kadar Eskidir
Terzilerin Piri İdris Aleyhisselam
Kur’an-ı Kerim’de iki surede (Enbiya ve Meryem) kendisinden söz edilen İdris Aleyhisselam, Şit Aleyhisselam’ın torunlarındandır. Elbiseyi diken ilk insan olması hasebiyle terzilerin piri olarak kabul edilir. Kendisine 30 Sayfa indirilmiştir. Hazret-i İsa ile aynı tabakada bulunmaktadır. İnsanların gereksinim duyduğu şeylerden arınmış olup, semavatta bir çeşit melek hayatı yaşamaktadırlar. Nurani bir şekle bürünmüş olmakla beraber, dünyadaki cisimleriyle bulunurlar. (Mektubat, s. 11-12)
Hakkında teferruatlı bilgi, kavmine yaptığı davet ve neticeleri hususunda doyurucu nakiller bulunmayan İdris Aleyhisselam ile ilgili olarak en sağlam bilgi az da olsa, Kur’an-ı Kerim’de geçen ayetlerde mevcuttur. “Onu üstün bir makama yücelttik” (Meryem Suresi, 57) ayetini tefsir eden müfessirler, Hazret-i İsa gibi onun da ölmediğini ve göğe çekildiğini belirtmişlerdir. Yaşayıp yaşamadığı konusunda farklı rivayetler bulunmakla birlikte, ağırlıklı bilgiler yaşadığı noktasında yoğunlaşmaktadır. Nitekim yukarıda verdiğimiz bilgilerde, Tefsirler de belirtildiği gibi, dünyevi vücuduyla semaya çekildiği kaydedilmektedir.
Diğer semavi dinlerin kaynaklarında da kendisinden söz edilen İdris Aleyhisselamın adı bazı kaynaklarda Uhnuh olarak geçmekte ve İslami kaynaklar tarafından da bu isim teyid edilmektedir. Bu isim Batı dillerine Enoch ve Henoch olarak geçmiştir. Kitab-ı Mukaddes’te, semaya kaldırılmış şahsiyetler arasında sayılır. Musevi kaynaklarında, ölmeden önce cennete giren kişi olarak kabul edilir. Bu kaynaklara göre; gizli bir yerde ibadetle meşgul iken kendisine gelen bir melek, mağaradan çıkıp insanları Allah yoluna davet etmeye başlamasını söyler. Bunun üzerine insanları irşat etmeye başlar ve uzun bir süre devam eden daveti neticesinde dünya huzurla dolar…
Taberi’nin verdiği bilgilere göre, Hazret-i Adem ve Şit’ten (as) sonra gelen ilk peygamberdir. Peygamber olduğunda henüz Adem Aleyhisselam hayattaydı. Kabiloğullarına peygamber olarak gönderildi. Kendi kavmini Cenab-ı Hakk’ın emirlerine uymaya davet etti. Ancak, kavmi onu dinlemedi.
Kendisine 30 Sayfa indirilen İdris Aleyhisselam, Hazret-i Adem ve Hazret-i Şit’e gönderilen ilahi metinleri de üzerinde taşırdı. Bir çok ilim dalıyla uğraştı. Hesap, tıp, yazı yazma sanatı ve terzilik alanında ilklere imza attı. Böylece ilk defa kalem kullanan, elbise diken, yıldızlar ve hesap ilmi üzerinde düşünen odur. İlk defa demiri keşfedip ondan aletler yaparak ziraatın gelişmesini sağladı.
İdris Aleyhisselamın adının anıldığı diğer bir surede şu ifadeler yer almaktadır: “İsmail’i, İdris’i ve Zülkif’i de (yad et). Hepsi de sabreden kimselerdendi.” “Onları rahmetimize kabul ettik. Onlar hakikaten iyi kimselerdendi.” (Enbiya Suresi, 85-86) Diğer taraftan da Mirac bahsinin geçtiği Hadis-i şeriflerde ismine rastlamaktayız. Peygamber Efendimiz’in (asm) miraca çıkarken karşılaştığı peygamberlerden birisi de İdris Aleyhisselamdır. Bazı rivayetlere göre ikinci, hadislerin ekseriyetine göre de dördüncü kat semada kendisiyle karşılaşılmıştır.
Canlılar arasında bir çok açıdan farklılık gösteren insan giyinme ihtiyacı açısından da farklılık göstermektedir. Zemin yüzüne halife olarak gönderilen, kendisine sonsuz nimetler ihsan edilen insan diğer canlılardan farklı olarak giyinme ihtiyacı duymaktadır. Oysa, hayvanların yaratılışları itibariyle böyle bir ihtiyaçları söz konusu değildir. Peki neden böyle bir şekilde farklı yaratma gerçekleştirilmiştir? Bunun hikmeti nedir? Giyinmek sadece soğuk ve sıcaktan korunmak için midir?
İlk defa iğne ile dikilmek suretiyle giyinme olayı İdris Aleyhisselam ile başlamıştır. Bir çok alanda olduğu gibi terzilik alanında da ilkler yine peygamber eliyle gerçekleştirilmiştir. Her şeyin tasarrufu elinde olan ve kainatı terbiye eden Cenab-ı Hak, insanın dışındaki canlı yaratıklarını kıl ve tüy gibi fıtri bir şekilde adeta bir elbise ile giyinmiş vaziyette dünyaya göndermektedir. İnsanları ise onlardan farklı olarak çıplak bir şekilde ve elbise giyme ihtiyacı içinde halk ediyor. Böylece, insanlar çeşitli şekillerde elbiseler dikip giyinmek zorunda kalıyorlar. Bu farklı yaratılış hikmeti, insanların avret yerlerini kapatıp, soğuk ve sıcaktan korunma gayesinden ibaret değildir. Her şeyi büyük bir hikmet ve ilimle, ölçülü ve düzenli yapan İlahi İrade, insanlara verdiği önemi bu giyinme şekliyle de gözler önüne sermiştir. Halbuki insanların vücudu da tüy ve kıllarla örtünmüş bir şekilde yaratılabilirdi. Oysaki mevcut durum, insanın diğer varlıklar üzerinde tasarruf ve kumandanlığına işaret olması münasebetine binaen, giydiği elbiseler adeta bir üniforma mahiyetini andırmaktadır. Böylece insanın farklılığı bir kez daha zuhur etmektedir. Bu durum tabii ki, insanın dünyadaki konumu ile ve omuzlarına yüklenen ulvi vazifeyle alakadardır.